Bazen oyun seçerken kararsız kalıyorum. O mu bu mu derken ekranın köşesinde parlayan bir logo görüyorum. Diamond Strike. Adı bile keskin. “Şimşek gibi mi çarpar, yoksa sadece parlayıp geçer mi?” dedim içimden. Meraktan girdim. İyi ki girmişim.
İlk spin’de öyle aman aman bir şey olmadı ama ekranın ışığı, sesleri, sembollerin kayışı… dedim bu oyun klas. Hani eski tarz slot havası var ama bir modern dokunuş da eklemişler. Retroya göz kırpan ama günümüz çılgınlığına ayak uyduran bir şey olmuş.
Ve işte tam o sırada… ekranı saran elmas animasyonu geldi. “Tamam” dedim, “ben bu oyunu sevdim.”
Çarpan Gibi Vuruyor
Bu oyunun en tatlı yanı ne biliyor musun? Sade ama boş değil. Hani bazı oyunlar var, ekranı öyle bir dolduruyor ki neye bastığını anlamıyorsun. Diamond Strike’ta ise her şey net. Sembol net, kazanç net, vuruş net. Yani yalan dolan yok.
Hele o Jackpot özelliği yok mu… Üç tane “Jackpot Bonus” sembolü dizildiğinde bir heyecan sarıyor içini. Ekranda dönen çarkı görünce “hadi be, büyük olan gelsin” diyorsun. Bazen geliyor, bazen kaçıyor. Ama o heyecan… işte o parayla ölçülmez.
Birkaç spin’de küçük küçük götürüyor, sonra bir çarpan geliyor ve BAM. O an anlıyorsun ki sabretmek bu oyunda kazandırıyor. Sabırsız biriysen bile seni eğitiyor. Spin çevire çevire sabrın profesörü oluyorsun resmen.
Slotter’dan Girdin mi Gerisi Tamam
Bak bir şeyi netleştirelim: Her oyun her yerde oynanmaz. Slotter bu işi çözmüş. Oyunlar hızlı açılıyor, ekran donmuyor, para çekimi şeffaf. Kafanı ağrıtan bir detay yok. Diamond Strike da orada oynanınca tadından yenmiyor.
Mobil uyumlu olması ayrı güzellik. Telefonu çıkar, metroda, kuyrukta, molada aç. İki spin çevir, stres at. Slotter sayesinde bu keyif her an elinin altında. Bir de arayüz o kadar sade ki, anneanneme göstersem o bile çevirmeye başlar.
Diamond Strike’ın çizgisi net, amacı net. Kandırmaz, oyalamaz. Oyun ne vaat ediyorsa onu verir. Şansın varsa yüzünü güldürür, yoksa bile üzmez. Ve bu çok az oyunda var.